Ey zâir-i sâhib-nefes, hubb-ı sivâdan meyli kes.
Dünyâda kalmaz hiç kes, Allahü bes, bâkî heves.
Dünyâda kalmaz hiç kes, Allahü bes, bâkî heves.
Her ten biter bir derd ile, geh germ ile geh serd ile,
Uğraşmaya bir ferd ile, değmez bu dünyâ-yı ehas.
Uğraşmaya bir ferd ile, değmez bu dünyâ-yı ehas.
Ben de Ferîd-i asr idim, fass-ı nigîn-i sadr idim,
Nakş-ı hümâyûn-ı satr idim, gösterdi çarh rû-yi abes.
Nakş-ı hümâyûn-ı satr idim, gösterdi çarh rû-yi abes.
Dil-haste oldum bir zamân, tedrîc ile bitti tüvân,
Uçtu nihâyet murg-ı cân, çünki harâb oldu kafes.
Uçtu nihâyet murg-ı cân, çünki harâb oldu kafes.
Söndü çerâg-ı âfiyet, zulmette kaldı şeş cihet,
Açıldı subh-ı âhıret, envâr-ı Hak’dan muktebes.
Açıldı subh-ı âhıret, envâr-ı Hak’dan muktebes.
Buldum o dem Sübhânımı, arz eyledim isyânımı,
Matlûb idüp, gufrânımı, rahmetle oldu dâd-res.
Matlûb idüp, gufrânımı, rahmetle oldu dâd-res.
Yâ Rab! Bu abd-i rû’siyâh, ettimse de yüzbin günâh,
Dergâhını kıldım penâh, affındır ancak mültemes.
Dergâhını kıldım penâh, affındır ancak mültemes.
Târîhtir ism-i Gafûr, lâbüdd ider sırrı zuhûr,
Affolunur her bir kusûr, Allahü bes bâkî heves.
Affolunur her bir kusûr, Allahü bes bâkî heves.