29 Haziran 2011 Çarşamba

Her ne varsa güzel, Onu anmaktan başka,
Hepsi câna zehirdir, şeker dahî olsa!
Her zavallı merd-i meydan olamaz;
Sivri sinek de Süleymân olamaz!

26 Haziran 2011 Pazar

Her Şekil Dardır

Her şekil dardır, manâ, nasıl sığar?
dilenci kulübesinde, sultânın ne işi var?
Şekle bakan gâfil, manâdan ne anlar?
cemâli görmeyince, cânânla ne işi var?

25 Haziran 2011 Cumartesi

Dostun ayrılığı az olsa da, az değildir;
Eğer gözde yarım kıl olsa da, çok görünür.

24 Haziran 2011 Cuma

Bu aşağı aralıktan bir gül aldılar,
Elden ele, yüksek yere ulaştırdılar.
Âlimi anlamaz câhil, söyler hep kelâm,
Onun için sözü kısa kes, sabr et vesselâm.

23 Haziran 2011 Perşembe

Sevgiliye kavuşmak ele geçer mi acaba?
Yüksek dağlar ve korkunç tehlikeler var arada!
Beni toprakdan kaldıran, sultân ise eğer,
Başım gökten yukarı olsa, elbet değer.

22 Haziran 2011 Çarşamba

Göç zemânıdır dedi mevt, ammâ ki cân duymuyor,
asker-i azâya lerze düştü, sultân duymuyor.

Düştü ömür binâsından, hergün bir taşı yere,
can yatır gâfil, binâsı oldu vîrân duymuyor.

Gönlüm kalmak, dostum almak istiyor bu bedenim,
bir devâsız derde düşdüm, âh ki Lokman görmüyor.

Bir ticâret yapamadım, ömür sermâyesi bitti,
yola geldim, gemi kalktı, beni kaptan görmüyor.

Azığım yok, yazığım çok, yolda türlü korku var,
âh-u figân eyliyorum, dîv-ü şeytân duymuyor.

Yol eri yolda gerektir, çok sıkıntı çekse de,
ey Niyâzî uyan sen de, sanma cânân görmüyor!

21 Haziran 2011 Salı

Müntazamdır cümle efâlin senin,
Aklı ermez, hikmetine kimsenin!

20 Haziran 2011 Pazartesi

Derd-i gamın olmadan geçen ömrüme yazık

Derd-i gamın olmadan geçen ömrüme yazık, yüzlerce!
Keşke gamına yakalanmış olsaydım, dahâ evvelce!
Elime geçmese eteğin bile,
Başkasına bakmam, şekerim yine!
Saçının kıvrımlarını pekçok seviyorum,
Ele geçmezsin bilirim, yine de istiyorum.
Dostun firâkı, az sürse de, az değildir,
Gözde bir kılın bulunması çok ağır gelir!

17 Haziran 2011 Cuma

2011 Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) Sınavı

18-19-25-26.06.2011 tarihlerinde yapılacak olan Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) Matematik, Fen Bilimleri, Edebiyat-Coğrafya, Sosyal Bilimler ve Yabancı Dil Sınavlarının soru ve cevaplarına, ÖSYM tarafından açıklanmasının ardından buradan ulaşabilirsiniz!

16 Haziran 2011 Perşembe

Fakîrin kapısına gelirse şâh,
şaşırıp ey hoca, sakın çekme âh!
Ben o toprağım ki, bahâr bulutları,
saçıyor üzerime sâf damlaları.

15 Haziran 2011 Çarşamba

Allahım! 
İnsanların ve cinlerin tâati, cismânî ve rûhânî âlemde bulunanların ibâdetleri, senin ihtiyâcsızlığın, sonsuz kudretin yanında beyhûde bir sedâdır. Lâkin, bu zaîf ve gönlü kederli kulların inlemesi ve muhabbet çimeninde öten bülbüllerin iştiyâklı sesleri senin katında dahâ kıymetlidir. 

İlâhî! 
Her ne kadar cürüm ve isyânımızın sonu yok ise de, Senin rahmet ve gufrân denizin de sınırsızdır. Masiyyet ateşi âlemi tutuştursa, Senin rahmetinin bir damlası onu söndürür. Cihânı zulmet bulutu kaplasa, Senin inâyet rüzgârının bir nefeslik esmesi ile dağılır, gider. Kâinâtı zulmet bulutu kaplasa, Senin hidâyet güneşinin bir zerresi o perdeyi kaldırır.

İlâhî! 
Senin hayât verdiğin gönlü kimse öldüremez. Senin yakdığın çırağı kimse söndüremez. Senin muhabbet cezben nasîb olan kimse, Senin sevdiğin olur. Senin haşmetinin bir parıltısına kavuşan hayrete düşer.

İlâhî! 
Senin makbûlün olan bir azîzin eli kılıç gibi kesti. Cevher cânı safâ nûru ile doldu. Senin reddetdiğin sultânın eli tutuldu. Hevâ yoluna düşüp, perîşan oldu.

İlâhî! 
Bütün âleme rahmet etsen, cenâbından bir zerre noksan olmaz. Lâkin hikmetinin sırrına ermek için, akla imkân yokdur. 

İlâhî! 
Riyâ ateşinden kalbi kurtarıp, muhlîs eyle. Bu kalbi muhabbet potanda, inâyet cevherin ile hâlis altın eyle. 

İlâhî! 
Her ne kadar, cürmüm çok ise de, Habîbin “sallallahü aleyhi ve sellem” hurmetine afv eyle! Lutfüne lâyık olanı ihsân eyle. 

İlâhî! 
Cân-ı müştak ayrılık ateşini duymaz. Susamış gönül, kavuşmanın hâsıl edeceği zevki duymaz. 

İlâhî! 
Bu ne ateş dolu bir içecekdir ki, divânelik mayası ve susuzluk sermâyesidir. 

İlâhî! 
Bu nasıl sınırsız bir susuzluktur ki, yüzbin deryâ içilse, aynen kalıp, susuzluk gitmiyor. İlâhî, bu ne devâmlı kalan bir bardak ki, bunun doldurucusu, vaslın iştiyâkıdır. İlâhî, bu ne tesîr edici bir sâkîdir ki, sundukca, içecek devâmlı kalıyor. İlâhi, bu işde akl şaşkındır. Şöyle ki, hüsnünün güneşi meydânda iken, gizlidir, görünmez. Bu parlıyan nasıl bir nûrdur ki, gözler onu görmekde hayretdedir. İlâhî, bu ne gönül sırrıdır ki, akıllar onu bilmekte bulanıktır. İlâhî, se’âdet ve şekâvet alın yazısıdır. O hâlde iyi ameline de güvenmemelidir. İlâhî, çünki, yazılmış ise, silinmiş yokdur. O hâlde Senin inâyetin dışında birşey bulmuş olan yoktur. İlâhî, bu ne güzellikdir ki, bu güzelliği anlatmakda bir zaîf karınca söz sâhibi oluyor. İlâhî, bu ne haşmet ve celâldir ki, akıl onu anladığını söylemekte dilsizdir. Bazen hükmünün sırrı, örümcek ağını perde yapar. Bazen azametin sivrisineğin iğnesini zülfikâr yapar.

13 Haziran 2011 Pazartesi

Kamış boşum dedi, şekerlendi,
ağaç, yükseldi, baltayı yedi.
Hocamı üstâd yapan, ben oldum,
beyi âzâd eden köle, ben oldum.

12 Haziran 2011 Pazar

12 Haziran 2011 Genel Seçimleri

12 Haziran 2011 Genel Seçimlerinin sonuçlarını, yasak kalkar-kalkmaz burada bulabilirsiniz.

11 Haziran 2011 Cumartesi

Maşukların sevgisi, gizlidir gizli,
Âşıkın aşkı da, davul sesi gibi,
Fakat aşk, âşıkları üzer eritir,
Maşûkları ise, besler, sevindirir.

KPDS 2011 İlkbahar Dönemi Sınav Sonuçları Açıklandı

22 Mayıs 2011'de yapılan 2011 KPDS İlkbahar Dönemi Sınavının sonuçları ÖSYM tarafından açıklandı, sonuçları burada bulabilirsiniz

10 Haziran 2011 Cuma

Bir kuş var ammâ, nasıl bildireyim sana,
Çünki, Ankâ ile bulunur, her ân, yan yana.

Ankânın adını duymuş herkes, bilmese de cismini,
Bu kuşun ise, kimse duymamışTır ismini.

9 Haziran 2011 Perşembe

Hakâyık bahrinin ey cân, dürri yektâsıdır Ârif,
meârif gülistânının, gülü ranâsıdır Ârif.

Fesâhatte, belâgatte, letâfette mükemmeldir,
gizli olan manâların, geniş deryâsıdır Ârif.

Nefse köle olanlara, bunlar tekellüm eylemez,
kalb ve rûh bilgilerinin, fakat üstâdıdır Ârif.

Tasavvufdan eğerçi dem, vuran çokdur her tarafta,
dîni, îmânı da bilmez, yalnız esmâsıdır Ârif.


Ârif olmak için zîrâ, hayât-ı câvidân ister,
karanlıklarda nûr salan, Hakkın mâhtâbıdır Ârif!
Güzelliği o kadar çok görünür,
ona bakış, ne kadar çok olursa.

8 Haziran 2011 Çarşamba

Ey gönül, yaktı vücûdum, o gizli nârın senin,
fışkırıp çıktı semâya ah ile zârın senin!

Çok garîp bir divânesin, niçin hiç uslanmazsın?
Herkesin rüsvâsı oldun, yok mudur ârın senin?

Ebedî aşk tuzâğına düşdüğün günden beri,
meyvemi verecek aceb, soldu bahârın senin?

Alamadı hiçbir kimse, sonsuz sırrından haber,
saçmadı bûy-i letâfet, misk-i tâtârın senin.

Haklısın sen! Kıssa-i cânânı izhâr eyleme!
Tatmadan anlamaz aşkı, yâr-u agyârın senin!

7 Haziran 2011 Salı

Çün ezelde, kün deyip ol perverdigâr,
bir bedîa halk edip, o kirdigâr.
Rûh deyû nâm eyledi, ol dilbere,
künhünü bildirmedi âcizlere.

Bu değildi, âlem-i halkdan, meğer,
âlem-i emr-i Hudâdır muteber.
Şöyle fermân eyledi, Rabb-i muîn,
âmir ol nefse, ona uyma sakın!

Çünki rûh, emr-i Celîli dinledi,
ol mübârek, gör ki, ol dem neyledi:
Tuttu fermân-ı Hudâyı, o latîf,
başladı seyr-ü sülûke, ol şerîf.

Aşk-ı Hakla, uçtu cevlân eyledi,
çok âlemler gördü, seyrân eyledi.
Buldu bir âlem ki, nâ mahdûd idi,
mâ verâ-i Arşa dek, memdûd idi.

Öyle vâsi ki, bulunmaz gâyeti,
şâmil olmuş, Arş-ü nâr-ü Cenneti.
Her hakâyık, orda etmişdi zuhûr,
cism-ü cismânî değildi, cümle nûr.

6 Haziran 2011 Pazartesi

Cânân elinden gelmişim, fânî mekânı neylerim,
Ol mülke meylim salmışım, ben bu cihânı neylerim.

Hep itibârım atmışım, âşıklığa el katmışım,
Ben nefsi dosta satmışım, bu düşmanı neylerim.

Aşkı tabîbim kılmışım, derdinde derman bulmuşum,
Abdülhakîmi görmüşüm, yünâniyânı neylerim.

Marifet tadın almışım, fenâ tahtına varmışım,
Mahfice sultân olmuşum, dünyâ varlığın neylerim.

Her ne gelirse yahşîdir, zirâ o dostun bahşıdır,
Çün cümle onun işidir, ben bed gümânı neylerim.

Gerçi zemân devran ile, pîr etdi cismim şân ile,
Gönlüm civândır can ile, pir-ü civânı neylerim.

Yâri bana bes görmüşüm, ağyârı dilden sürmüşüm,
Ünsile tenhâ durmuşum, ben ins-ü cânı neylerim.

Dilden dile bin tercüman, varken ne söyler bu lisan,
Çün cân-ü dildir hem zebân, nutk-u beyânı neylerim.

Şimdi! cemîi halkdan, müstağniyim billâhi ben,
Hallâk-ı âlem var iken, halk-ı zamânı neylerim?